Wednesday, September 26, 2012

Frozen Fan



 

blueZ kids’deki ikinci aktivitemiz “frozen fan”
aslında havaların birden soğuması nedeniyle ben bu aktivitemizi paylaşmayı önümüzdeki yaza bırakmıştım ama bu hafta sıcaklıklar artacakmış, belki deneyen olur diye kararımdan vazgeçtim.
frozen fan’ı ben ilk “deli anne” de görmüştüm, çok basit ve bir o kadar da yaratıcı bir fikir olarak göründü. Vietnam’da da zaten sıcaklardan kavrulduğumuz için hemen denedik Bulut’la. Biz elimizdeki malzemeler sınırlı olsada uygulayabildik ve çok eğlendik, umarım sizde denersiniz.
Dediğim gibi mevzu çok basit,sevdiğimiz bir şeyleri donduruyoruz, sonrada buzu parçalayarak dondurduğumuz şeyleri çıkartıyoruz. Bence özellikle vurma-kırma çağındaki erkek çocukları için son derece eğlenceli bir oyun.




İhtiyacımız olan malzemeler plastik bir kap, çocuğunuzun sevdiği küçük oyuncaklar,taşlar veya aklınıza gelebilecek donmaya elverişli herşey olabilir. Çocuğunuz ve sizin yaratıcılığınıza kalmış.
Ben Bulut’un o günlerde en çok oynadığı oyuncaklar olan  bu minik dinazorlardı seçtim dondurmak için. Bir de aktivitemizi zenginleştirmek ve Bulut’u da hazırlık aşamalarına dahil edebilmek için sahilden topladığımız taşları.




Sonra onları tek tek su dolu plastik kabımıza yerleştirdik.
Bizimkisi biraz “sulu bir süreç” oldu çünkü Bulut dinazorlarının yerlerine hemen karar veremedi :) 




Neyse ki sonunda yerleştirme aşamasından dondurma aşamasına geçebildik.
Bu kısım biraz sancılı bir süreç.
Çünkü tüm çocuklar gibi Bulut’unda beklemeye pek tahammülü yok.
Ben “dinazorlarımız suyun içerisinde donacaklaaaar” diye uzun uzun aşamaları anlatsam da, O bu donma sürecine en fazla 5 dakika verebildi.
Tahmin edeceğiniz gibi unuttuğu zamanlar haricinde biz 5 dakikada bir su donmuş mu diye kontrol ettik




Suyumuz donduktan, dinazorlarımız buz içinde sıkışıp kaldıktan sonra sıra
Bulut’a görevini anlatmaya geldi.
“Hadi bakalım, kurtar dinazorlarını buzun içinden” dedim ama,
Bulut o sırada bana  “anneeee, nasıl kayıyor baksanaaaaaa” diye bağırıyordu :) 


tekrar oğlumu göreve davet etmem gerekiyordu,
“hadi al eline kepçeyi,kır buzları, kurtar şu dinazorlarını” dedim
ve
eline tutuşturdum kepçeyi


Bulut bir iki vurdu buza
sonra birden gözleri parlamaya başladı
son derece mutlu bir sesle keşfettiği şeyi paylaştı bende
“annneeeee  dinazorlarım dönüyooooor”




Bulut’u tanımayanlara not : Bulut dönen cisimleri çok sever. Çamaşır makinası, uçak pervanesi,vidalar,bisikletinin tekerleği..vb şeyler O’nun için dünyanın en takdir edilesi icatlarıdır :)
Anlattıklarınız karşınızdakinin anladığı kadardır derler ya, siz istediğiniz aktiviteyi planlayın son sözü her zaman çocuğunuz söylüyor :) 

Biz Bulut’la buz eriyene kadar dinazorlarımızı döndürdük, dinazorlarımızda biz de çok eğlendik.
Biz oyunun kurallarına tam olarak uyamasakta, oyun görevini fazlasıyla yerine getirdi :) 




Our second activity on blueZ kids is “Frozen Fan”
I decided to share this activity next summer ,since temperatures will increase during this week, i changed my decision
I saw  “Frozen Fan” on “deli anne” . i found it very simple  and creative game. We’ve tried it in Vietnam although we have limited material and had so much fun. I hope you will try and enjoy it with your children.
As i said before, it is so simple. We created frozen block which is filled things your child love (we chose my son’s favourite toys,dinosaurs and small Stones which were collected by himself) and then break ice and “rescue”  toys
Firstly we placed his toys and Stones plastic bowl which filled with water. This was really “wet” process because my son did not decided their places easily :)
Secondly we put the bowl in deep freezer . Unfortunatly this part was so difficult for children who do not want to wait too much. (As you can imagine,we have checked  the bowl every 5 minutes)
At last the water  frozen and i said to my son that “lets rescue your dinasours” but same time he discovered “slipping” and “turning” ice ( My son like all turnning things such as washing machines, airplane propellers, screws, wheels etc.)
Instead of excate and rescue his dinasours, Bulut prefered to turn them :) and although we did not keep the rules , we really enjoy the game which fulfilled the task…

Friday, September 21, 2012

Teşekkür...


Şaka gibi olmuş son yazım…
Tam da “alışmalı”, “alışmamalı” derken, bir bakmışız Vietnam’dan dönmüşüz.

Bir hafta geçti  döndüğüme inanamıyorum.
Uyku düzenimin  bozulmasından  mı, dönüşümüzü  çok farklı  hayal ettiğimizden mi bilemiyorum ama rüyada gibiyim hala.

Aslında biz, sıkılmış, fazlasıyla Istanbul’u özlemiş, haftalar önceden hazırlanmış ve yığınla valizlerle yurda geri dönecektik :) Yolda “nasıl da geçti zaman” diye bol bol konuşacak, uçaktan iner inmez güzel bir kahvaltı yapacak ve kaldığımız yerden devam edecektik.
Ama üç yaşındaki çocuğunuzla dünyanın bir ucuna gitmişseniz bir şeyleri planlamak yapmanız gereken son şey :)

Hayatının ilk 3 yılını Istanbul gibi bir şehirde geçiren bir çocuğa Vietnam biraz fazla “doğal” geldi. Havasından mı, suyundan mı, yoksa yediği içtiği şeylerin fazla “saf” olmasından mı, Bulut son zamanlarda “benekli” olmuştu. Önceleri sıcaklara verdik ama sıcaklar yerini yağmura bırakınca ve bizim benek sayımızda bir değişim olmayınca , Türkiye’deki doktorumuza danıştık,Vietnam sayfasını güzel güzel kapatmaya, başımıza sağlıkla ilgili ciddi bir sorun açmamaya, kısacası Istanbul’a dönmeye karar verdik.

5 ayda turist psikolojisi ve dağınıklığı ile yayıldığımız evi 3 günde topladık, gitmek istediğimiz yerlerin küçük bir bölümüne apar topar gittik, gidemediğimiz yığınla yer için kendimize bol bol kızdık ve yurda geri döndük.
Uçaktan iner inmezde kahvaltı yerine doktora gittik :) ve artık Bulut’unda “yasaklar” listesi var.  Bununla geçmiş olsun diyelim…

Vietnam’daki günlerimi  ve fotoğralarımı sık sık paylaştım ve biliyorum ki paylaşımlarım Vietnam’dan çok , Vietnam’daki “Biz”i anlatıyordu. Döndüğüme göre sıra turist gözüyle anlatmaya geldi. Gideceklere tavsiyelerim (özellikle çocuklulara :) ), gittiğimiz mekanlar, yeme-içme önerileri ve dahası sonraki yazılarımda…

Vietnam günlüğümü kapatmadan önce ise,
Oradaki günlerimizi kolaylaştıran, tepkilerimize, isteklerimize şaşırsalar da her zaman güleryüzle karşılık veren Vietnam’lı dostlarımıza teşekkür etmek istiyorum.

Daha önce de bahsettiğim, evimizi derleyip toparlayan Yum’a ( motor kullanamadığım için Bulut’un gözündeki tüm karizmamı yerle bir etse de )




Her zaman dakik, güleryüzlü ( 5 dakika da bir arabayı durdurup fotoğraf çektiğim zamanlarda bile), Bulut hastalandıktan sonra 40 derece sıcaklarda bile klimayı çalıştırmayan,Istanbul’daki taksi şoförlerine inat elimdeki tek poşet için bile beni karşılayan, boool sıfırlı paralarına alışana kadar  beni kandırmaya çalışmayan  Lai  ve oğluna,

 

(Bu fotoğrafı Lai ilk aylarımızda çektirmek istemişti, sonra bir kopyasını da Bulut’a hediye etmek istedi. Şimdi o fotoğraf Bulut’un odasında duruyor, gelde basılmış fotoğrafı sevme ! )





Ingilizce bilmeyen Vietnam’lılarla iletişimimizi sağlayan, her türlü konuda bize destek olan eşimin asistanı Nhi’ye,




Peyzaj masterı yapmama rağmen avuç içi kadar bahçeye yetemeyen bendenizle dalga geçmeden destek veren, Bulut’la Orbay’ın yeniden isimlendirdiği  “Hayrullah Abi”ye, (ki adamcağız son zamanlarda  yeni ismine dönüp bakıyordu..)




Ben elimde kahve ve kitap, spor yapma ve yapmama ihtimalim üzerine kafa yorup, yorulurken,  simidiyle denizden dönen ve her zaman gülümsemesiyle hatırlayacağım karşı komşumuza, (her karşılaştığımızda bana kendi dilinde bir sürü şey anlattı, hiç birini anlayamadığım için de ayrıca buradan özür diliyorum..)




Dünyanın dört bir yanından gelen konukları, son derece lezzetli yemekleri, egzotik dekorasyonu ile haftanın büyük bir bölümünü geçirdiğimiz Sailing Club’ın personeline, ( güzelim mekanı çocuk bahçesine çevirdik bana mısın demedikleri gibi, bazıları Bulut’un sevdiği çocuk şarkılarını bile öğrendiler)




Ne yazık ki hep panik hallerimizde görüştüğümüzden  fotoğrafını çekemediğim, sırf verdiği ilacı  içmek istemiyor  diye yağmurda motoruyla evimize kadar gelip Bulut’a oyunlar yapan, bizim tüm paranoyak sorularımıza sinirlenmeden cevap veren, ne yazık ki çok istesem de kasım ayındaki düğününe katılamayacak olduğum,  Dr. Van’a ,

Dönmeye karar verdiğimiz günlerde anı fotoğrafı için birkaç kez uğradığım ama yerinde bulamadığım, Vietnam’da yemekleri ve sohbetiyle bize kendimizi evimizde gibi hissettiren,  sırf tutturduğu için, aynı gün Bulut’a profiterol yapan, Bulut’un “arkadaşı”  Fernando’ya (bizce Vietnam’daki en iyi İtalyan Lokantası O’nun ki) sonsuz teşekkürler…

Sizlerin sayesinde, bizim için zor bir macerayı keyifle ve özlemle hatırlayacağız…

Monday, September 10, 2012

Alışma(ma)k



Bu sabah farklı bir şeylere yoğunlaşmak için, fotoğraflarıma bakmaya başladım.
İyisiyle kötüsüyle beş ayı geride bırakmışız ve dünyanın bir ucuda olsa buralara da alışmış,günlük rutinimizi oluşturmuş, çevremizi kanıksamaya başlamışız.
“Alışmak” hayatın bir gerçeği midir,  kolaya kaçış mıdır yoksa bir ihtiyaç mıdır bilemiyorum.
Vietnam’daki günlerimden sonra öğrendiğim şey ise
bildiğimiz,kanıksadığımız yollardan ayrılmadan




“yeni”likleri görmenin, fark etmenin çok zor olduğu.




Çünkü nerede yaşarsak yaşayalım, ne yaparsak yapalım bir süre sonra
her şeye “alışıveriyoruz”
Herkese  İyi haftalar…






This morning I’ve looked my old photos to focus on something diffirent.
Although we’ve been living far away from our country, five months have left behind and we’ve created  our daily routine and started to get used to our neighbourhood
I do not know that is the fact of life or  need to get used to something.
In Vietnam i’ve learned that it is very difficult to realize “new” things
without leaving our familiar roads.
Beacuse we can get used to everthing
whereever we live and whatever we do
Have a nice week !

Monday, September 3, 2012

Bulut'la sabah aktiviteleri...


Vietnam'da beni zorlayan şeylerden ilk ikisi
" Doğa ve Bulut" oldu diyebilirim :)

 "Doğa"  kısmını ve başıma gelenleri sonraki yazılarıma saklıyorum.
Neden "Bulut" derseniz de hemen açıklayayım.

Bulut'un en enerjik ve en meraklı döneminde buraya geldik . Sevgili "neden,nasıl,niye" soru fabrikası ile bu kadar değişik bir ülkede olmak gerçekten son derece sabır, enerji ve yaratıcılık gerektiriyor. Çoğu zaman kendimi çok yetersiz hissetsemde soruları karşısında, zaman zaman da inanılmaz komik olaylar yaşıyoruz.
Bulut'la burada yaşadıklarımızı , yaptıklarımızı eminim bir kaç sene sonra hatırlamayacağız. (Çünkü her geçen gün yeni bir şeyler yaşıyoruz) Unutmaya kıyamayacağımız bu anılarımızı buradan paylaşmayı, bir yerlerde kalıcılaştırmayı istedim. Hem hep birlikte gülmek, hem de evde ufaklıklarla neler yapabilirimi düşünen  annelere nacizade bir kaç fikir vermek için.
( Karşılıklı fikir alışverişleri ile belki bu afacanlar biraz oyalanabilir,evde eğlenebilirler)

.....

Bulut'la yaptığımız sabah aktivitelerinden biri ile başlıyorum.
Biz Bulut'la evimizin yakınlarında akşamları yürüğüşe çıkıyoruz. Elimizde poşetlerimiz yaprak, sopa topluyoruz. Önceleri hiç bir amacımız yoktu, sadece topluyor, gelince de çöpe atarken tartışıyorduk. Çünkü Bulut'un sopa dedikleri,çoğu zaman "sopa" olmuyor ve parçaları tüm eve dökülüyordu :)
Sonra topladıklarımız ile  biraz zaman geçirirsek belki onlardan daha kolay vazgeçer diye düşündüm.

Sanırım başarılı da oldum :)

Bulut'un buradaki en sevdiği agacın yaprakları  ve biraz oyun hamuru ile tavuskuşu yapmaya hazır mısınız ?




İlk olarak çeşitli renklerde irili ufaklı toplar yaparak başladık işe.




Bulut bu işi çok sevdi.
Hem kolay olması hem de yaptıklarının çok çabuk çoğalması onu çok mutlu etti.




Sanırım bütün çocuklarda aynı şey var. Verilen "gerçek" görevleri çok önemsiyorlar.
(Ben işe başlarken bu topların tavuskuşu için çok önemli olduğunu ve bunlar olmadan tavuskuşunun gerçek bir tavuskuşu olmayacağını söylemiştim )
Gördüğünüz bu minik  topları öyle bir ciddiyetle yaptı ki, elindeki oyun hamurlarını görmeseniz NASA'da çalıştığını zannedebilirsiniz :)




Ben de kendi adıma onların fotoğraflarını çekmeyi sevdim.
Fırsatım olduğu ilk zamanda ben de kendim için bol bol bunlardan yapacağım :)
Konuya döneyim...toplarımızı yapma işimiz bitince tavuskuşunun gövdesini yaptı(k), yapraklarımızı büyük bir özenle gövdeye yerleştirdik.




ve sonra sıra toplarımızı biçimlendirmeye, tavuskuşunnun tüyleri üzerindeki desenleri yapmaya geldi




Bulut bu bölümden biraz sıkıldı
veya yaptılarını tekrar şekillendirmeme bozuldu :)




İlgisini çekmek için biraz motive etmem gerekti.
Ona göre daha güçsüz olduğum (erkek çocuğu olanlar daha iyi anlamıştır) için oyun hamurlarını birbirine bastırma işlemi sırasında onun güçlü parmaklarına ihtiyacımız vardı
ve Bulut tavuskuşunun tüylerindeki desenleri bu motivasyonla tek tek birbirine yapıştırdı :)




Son olarak da yaptıklarımızı yapraklarımıza yapıştırarak
 tavuskuşumuzu tamamladık.
Renkler , desenlerin yoğunluğu çocuğun sabrına ve ilgisine göre değişir mutlaka.
Bizim sabrımız bu kadarına yetti :)




Sonrada "ben tavuskuşunu uçurayım" diyerek
uzuuun uğraşlar sonucu yaptığımız tavuskuşumuzu 3 dakikada tanınmaz hale getirdi:)
Geriye kalan pek bir şey olmasa da birlikte güzel zaman geçirmiş olduk.
Bir de unutmadan... ben tüm hafta evin çeşitli yerlerine yapışan yaptığımız minik topları topladım :)