Tuesday, July 3, 2012

Sesli düşünceler...



Bursa'da çalıştığım günlerde, bir gün işe giderken yolda BUFSAD'ın temel fotoğrafçılık atölyesinin afişini gördüm.
Daha önceden bilmediğim bir ilgim mi vardı, afiş mi çok etkileyiciydi hatırlamıyorum ama hemen telefon numarası ve adresi kaydettiğimi çok net hatırlıyorum.
Sonra fırsatı bulduğum ilk zamanda da görüşmeye gittim.

.....

Beni çocukluğumdan beri tanıyan bir arkadaşım takılmıştı günün birinde "Zeynep bu kurs olayları tam senin işin"
Sanırım haklı...Her hangi bir konuda kurs veriliyor olması benim " acaba katılsam mı" diye düşünmem için yeterli.
Vietnam'a gelmeseydik mesela İstanbul'da "yazma" kursuna katılacaktım...Eyüboğlu ailesinin kendi yazmalarından oluşan sergisini izledikten sonra bu da aklıma düşmüştü mesela...

.....

Neyse konuya döneyim. Benim kurs görüşmelerim hep kısa sürer, genel olarak hemen işin kayıt kısmına geçerim ki, fotoğrafçılık kursunda da aynen böyle oldu... Ne makinam vardı, ne de bilgim..hatta fotoğraf makinası nasıl tutulur onu bile bilmiyordum.Ama hemen kayıt oldum.
Sonra ilk ders...ilk çekim gezisi derken kurs bitti ve ben bildiğiniz aile fotoğrafı bile çekemez oldum.  Temel fotoğrafçılık eğitimi alanlar bunu iyi bilir :)
İlk makinam ile maceralarım süperdi..çekiyorsun büyük bir ümitle..koştur koştur gidiyorsun fotoğraflarını tab ettirmeye..zarfın içinden çıkarıyorsun fotoğraflarını..bakıyorsun ....sonra omuzların düşüyor..yanlış zarf verildiğini ümit edip zarfın üzerindeki ismi kontrol ediyorsun ve ödemeyi yapıp sessizce mekanı terk ediyorsun...sonra yenilen pehlivan güreşe doymaz gene bir ümit alıyorsun eline makinanı...

Bu kısır döngüden sonra iş değişikliğim oldu..istanbul'a geldim..ve gene bir sürü afiş gördüm yollarda..ama bu sefer afişlerde etkileyiciydi , ben de inanılmaz ilgiliydim bu işe. Geriye dönüp bakıyorum da epey bir kursa katılmışım ve bu işi çok sevmişim.

.....
Uzunca bir süredir de en çok neyi sevdiğimi veya çektiğimi gözlemeye anlamaya çalışıyorum.
Bazı fotoğrafları görüp çok beğensem de günün birinde bende böyle şeyler çekebilmeliyim demiyorum da son derece yalın bir kare  beni kıskançlıktan deliye döndürmeye yetiyor...
Yol uzun..yolculuk keyifli ve daha öğrenilecek, denenecek çok şey var...
Bunları bana düşündüren de bu satıcı kadın oldu..


 

O'nu Nha Trang'a ilk geldiğim günlerde çekmiştim. Sanki bir kartpostal gibi geldi bana bu fotoğraf tekrar bakınca. Çok seviyorum ama sanki ilk günlerimin yabancılığı sinmiş üzerine..

İkinci karedeki, aynı satıcı kadını ise çok daha sonra çektim..
Biraz daha yakınlaşmışım. Biraz daha kendi halinde yakalamışım sanki..


 
Sanırım bu yüzden ben ikici fotoğrafımı daha çok seviyorum.
Doğrusunu yanlışını söylemek bana düşmez. Ben sadece sevdiklerimden, düşündürdüklerinden bahsediyorum.

Başta da dediğim gibi sesli düşünüyorum..

4 comments:

cafenoHut said...

Anladım sanki seni:)
Benzer şeyleri yaşıyorum bende. Bazen bir fotoğraf çok hoşuma gidiyor, aradan biraz zaman geçiyor o akdar da değilmiş diyorum, kendi çektiğim fotoğraflara bir gün idare eder derken başka bir gün utanıyorum...
Bazen bulanık, kural mural tanımayan bir fotoğraf içimi ısıtıveriyor..
aynen senin şu kadında düşündüklerin gibi fotoğraflar üstüne uzun uzun düşünüyorum..
Güzel ama yaa.. seviyorum:)

Gulcin said...

ben ikisini de cok sevdim. birincisinde sanki butun dunyasini kollarinda tasiyor kadin, yol uzun, yuk agir. ne bileyim o da cok guzel geldi bana. Eline saglik. Senin dilinden fotograf yorumlarini dinlemek de ayrica guzel oldu ama onu en cok sevdim :)

zeynep said...

yazıyı paylaştım üzerinden çok geçti ama bir türlü kafamı toparlayıpta geri yazamadım... her şeyin başı sağlık diye boşu boşuna dememişler..
Neyse..ne güzel yazmışsın noHut..birlikte düşünelim..paylaşalım..çok hoşuma gidiyor blogların bu yönü..
ben sesli düşünüyorum..siz bir ses ediyorsunuz..mutlu oluyorum..yeni şeyler denemek için heyecanlanıyorum.

zeynep said...

çok teşekkürler Gülçin..ilk fotoğraf ne kadar romantik de duruyor aynı zaman da değil mi ? İnsan satıcıyı çok hüzünlü hayal ediyor..ama o kadar şen bir kadın ki şaşırıyorsun..aslında Vietnam'ın genelinde bu var..yaptığı işe, şartlarına bakıyorsun, üzülüyorsun, sonra karşındaki sana kocaman gülümsüyor, önce şaşırıyorsun, sonra için aydınlanıyor..Sanırım biz bu kadar seviyoruz hüzünlü hüzünlü gezmeyi..