Benim için değişik bir haftasonu oldu...Çocukluğuma gittim..oradan da babamın çocukluğuna..
Ben bu radyodan babaannem ile birlikte radyo dinlerdim. Bana hep televizyonun olmadığı , ajansı, radyo tiyatrosunu bekledikleri günleri anlatırdı. Radyo dinlerken yerde oturur halının üzerindeki desenlerde de üç taş oynardık. Her gün farklı taşlarla..
Babaannemin evinde her şeyin bir hikayesi, bir yaşı vardı. O hikayeler, eşyaların yaşı belki bilinçli belki bilinçsizce çocuk algısına göre düzenlenir,öyle anlatılırdı..
Mesela ben onun evinde bilirdim, hangi fincanın benden, hangisinin babamdan büyük olduğunu. Şimdi benim de bir çocuğum var ve ben yeni öğreniyorum çocuklarda zaman kavramının en son geliştiğini.. ve çocuğa bir şeyleri bildikleri üzerinden anlatılmasının ne kadar doğru olduğunu...
Evet bu radyo babamla akrandı..kitaplar onların gençlik kitaplarıydı..
Bu fotoğraf makinesi ise babamdan büyük... acaba bunu aldığında babaannem bir gün torununun fotoğrafa gönül vereceğini tahmin edebilir miydi ?
Bahar yüzünü gösterdi..artık hatıralarımız bile hüzünlü değil gülümsüyor bize..
My last weekend was interesting..
i was walking around my childhood.
i used to listen this old radio with my grandmother while we were playing games...and she also used to mention old days which were without TV.
in her home everyting used to have a story and age...and i used to know which cup was older than me, which was older than my father..now i have a son and i've just learned how is difficult to teach "time" to child... and it is the best way to use wellknown things when we want to teach something new..
i used to know this old radio was coequal with my father and this books belong to his puppyhood..
on the other hand this old camera older than my father ...and i wonder that my grand mother could guess my photography interest when she bought it..