Thursday, August 25, 2011

YAZMA..


Boya ile Kumaşlardan yaşanmış hikayeler dinlemek isteyenlere..


Beyoğlu- Bindallı Sanatevi'nde Eyüboğlu Ailesinin yaşamlarından kesitler anlatılıyor...











Aslında Mehmet Eyüboğlu yazmalarını en güzel kendi anlatmış

“Yazmamı eline alan Bedri Rahmi`nin yüreğini tutuyordur elinde. Eren Hanım erik ağacının dalındadır, yaprak yaprak. Onları yaşatmaktı dileğim. Kalıplarımı gözyaşlarımla oyuyorum. İçlerine de canımı katıyorum”









Eyüboğlu motifleriyle süslü renk renk öyküleri evinize götürmek, arkadaşlarınıza hediye etmek  için yazma sergisine gidebilirsiniz ya da bir sonraki Haziran ayındaki Geleneksel Yazma Şenliklerini bekleyebilirsiniz..


Unutmadan… Kendi  hikayenizi  kendiniz ‘yazma’k istersenizde Eyüboğlu ailesinin Kalamış’taki evlerinde (Mavi Kaplumbağa Sanatevi) yazmacılık kurslarına katılabilirsiniz...

Saturday, August 20, 2011

Güneş Kadınları... Women of the Sun






Arkeo pera'da çok hoş  bir sergi !


Mezopotamya'dan Mezoamerika' ya Güneş Kadınları..


Ne yapsak diye düşünürken serginin ismi dikkatimizi çekti. 
Çok sıcak geldi. ve 'tamam gidelim ' dedik

Biz iyi ki  gitmişiz !  Siz de 7 Eylül'e kadar gidin derim..

İşte kısa bir sergi turu..
Aklınızı çelmiş gibi olayım :)




















Women of the Sun :   The photo exhibition in Arkeopera .  Photographs taken by Buket Şahin are related to women from Mesopotamia  to Mesoamerican and exhibition is supported with handmade babies and culturel objects, will be open until 7th September.

Friday, August 19, 2011

Gitmek...

Ben bu fotoğrafı çektiğimde sabahın ilk saatleriydi ve işe gidiyordum.

Fotoğraf aklıma  Can Yücelin  Gitmek şiirini düşürdü..

Bu dizeleri aslında pek çoğumuz biliyoruz ..
 gene de paylaşmak istedim haftasonuna beş kala .:)


Gitmek

Bugünlerde herkes gitmek istiyor.
Küçük bir sahil kasabasına,
Bir başka ülkeye, dağlara, uzaklara...

Hayatından memnun olan yok.
Kiminle konuşsam aynı şey...
Herşeyi, herkesi bırakıp gitme isteği.

Öyle "yanına almak istediği üç şey" falan yok.
Bir kendisi.
Bu yeter zaten.
Her şeyi, herkesi götürdün demektir.
Keşke kendini bırakıp gidebilse insan.
Ama olmuyor.

Hadi kendimize razıyız diyelim, öteki de olmuyor.
Yani herşeyi yüzüstü bırakmak göze alınmıyor.

Böyle gidiyoruz işte.
Bir yanımız "kalk gidelim",
öbür yanımız "otur" diyor.

"Otur" diyen kazanıyor.
O yan kalabalık zira...
İş, güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile,
Güvende olma duygusu...
En kötüsü alışkanlık.
Alışkanlığın verdiği rahatlık,
Monotonluğun doğurduğu bıkkınlığı yeniyor.
Kalıyoruz...
Kuş olup uçmak isterken, ağaç olup kök salıyoruz.

Evlenmeler...
Bir çocuk daha doğurmalar...
Borçlara girmeler...
İşi büyütmeler...
Bir köpek bile bizi uçmaktan alıkoyabiliyor.

Misal ben...
Kapıdaki Rex'i bırakıp gidemiyorum.
Değil bu şehirden gitmek,
İki sokak öteye taşınamıyorum.
Alıp götürsem gelmez ki...
Bütün sokağın köpeği olduğunun farkında,
Herkes onu, o herkesi seviyor.
Hangi birimizle gitsin?

"Sırtında yumurta küfesi olmak" diye bir deyim vardır;
Evet, sırtımızda yumurta küfesi var hepimizin,
Kendi imalatımız küfeler.

Ama eğreti de yaşanmaz ki bu dünyada.
Ölüm var zira.
Ölüme inat tutunmak lazım,
İnadına kök salmak lazım.

Bari ufak kaçışlar yapabilsek.
Var tabii yapanlar, ama az.
Sadece kaymak tabakası.
Hepimiz kaçabilsek...
Bütçe, zaman, keyif... Denk olsa.
Gün içinde mesela...
Küçücük gitmeler yapabilsek.

Ne mümkün.
Sabah 9, akşam 18
Sonra başka mecburiyetler
Sıkışıp kaldık.
Sırf yeme, içme, barınmanın bedeli
Bu kadar ağır olmamalı.

Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz.
Bir ömür karşılığı, bir ömür yani.
Ne saçma...
Bahar mıdır bizi bu hale getiren?
Galiba.

Ben her bahar aşık olmam ama
Her bahar gitmek isterim.
Gittiğim olmadı hiç,
Ama olsun... İstemek de güzel.......... Can Yücel

İyi haftasonları :))




Sunday, August 7, 2011

Son 36 ... Last 36..




Meşhur Afgan Kızı fotoğrafını bilmeyen yoktur.
İşte o kareyi çeken Steve Mc Curry'nin Kodak için çektiği son 36 poz İstanbul Modern'de..

Üretimini 2009 yılında durdurulan kodachrome filminin son makarası Steve Mc Curry'ye emanet edilmiş.
Son 36  "renklerin" ülkesi Hindistan'dan başlayarak dünyanın çeşitli yerlerinde çekilmiş fotoğraflardan oluşuyor.
Ayrıca kullanılan son film ve çekimlerde kullanılan fotoğraf makineside sergileniyor.

Fotoğrafların dünyada ilk kez İstanbul Modern'de sergileniyor olmasıda gitmek için ayrı bir neden.


Sergi sonrası eve gittiğimde ise eski makinemi dolaptan çıkardım. 
Hem ona dokunmak hem de eski dialarıma tekrar bakmak çok farklı geldi.
Artık tüm bunlar tarih olmuştu.




Madem öyle tarihe küçük bir dijital not düşülmeli ...
 



                                                         Sergi eylül ayına kadar izlenebilir.
Son fotoğrafım ise "daha bir ay var" deyip ertelemeye çalışanlar veya üşenenler için gelsin..



İstanbul Modern'in yabancı ziyaretçileri




Gitmek isteyenlere küçük bir dipnot : Sırt çantası ve fotoğraf makinesi sergi mekanlarına alınmıyor. 
Birde perşembe günleri giriş ücretsiz :)

Wednesday, August 3, 2011

SICAK


Kedilere katılıyorum...
İnsan bu sıcaklarda "nerede" olursa olsun biraz yavaşlatmak istiyor hayatı..


                                 
                       Sadece.. gölgede...  hafif gözlerini kısıp.. miskin miskin.. uzaklara bakmak istiyor 
                                                              


P.S : I agree with the cats..in these tropical days we should slow down the life whereever we are :)