Biz bugün Bulut'un kelimelerine ne kadar güldüğümüzü düşündük ve hemen kaydetmeye karar verdik. Aslında kendi dil mantığı çok basit.. K'lere T, G'lere D diyor ve sonuç muhteşem oluyor...
Nasıl mı ? Buyurun efendim ;
Yok................ YoT
Kelebek............ TelebeT
Gıdıklamak................DıdıklamaT
Bak...........BaT
Koçum Benim.......Toçum Benim
Corinne (bir arkadaşımızın ismi)........Torin
Başka Çocuk........BaşTa ÇocuT
Devamı aklıma geldikçe artık...:)
(11.02.2012-IstanbuL)
Sevgili Günlük
Her günlüğün kaderimi acaba, buyük bir disiplin ve heyecanla başlanıp günlük telaşelerde unutulup gitmek...
Bence geçerli sebeplerimiz var..ama sırf bu geçerli sebepler yüzünden de gün içerisinde güldüğümüz pek çok şeyi unutup gitmek de mümkün..
O yüzden en iyisi yazmalı..okumalı..hatırlamalı..
Evet hatırlanacak en önemli şeylerden biri
"En tehlikeli çocuk sesini çıkarmayan çocuktur."
Trafikte çıldırmamıza beş kala bekliyorduk..önümüzde upuzun ve anlamsız bir kuyruk..
Bulut arkada biz önde bağırmamak için kendimizi zor tutuyorduk..
Arabada Bulut'u oyalayacak her şeyi Bulut'a verdikten sonra aklıma çantamdaki yara bantları geldi.
En azından poşetinden çıkarması, açması,yapıştırması,incelemesi minimum 10 dakika alırdı. Biz de bu esnada biraz sakinleşebilirdik ??????
Yara bantlarını verdikten sonra sesini çıkarmıyordu Bulut..işe yaramıştı...iyi düşünmüştüm..annelik böyle bir şeydi zaten ....krizleri çözmek için en basit objeleri bile akıllıca kullanabilmek ?????
Aradan dakikalar geçti ve durumdan şüphelenmeye başladık..Bu kadarda değildi..
Sonra kaynar sular başımdan aşağı dökülmüştü..acaba ağzına alıp nefessiz mi kalmıştı.. Hemen arkaya bakmak için döndüm..
Bir de ne görsem..
10 dakika rahat aldığım nefes meğer heyecandan alamayacağım nefeslerin habercisiymiş..!!!!
Yok hayır, Bulut yara bantlarını yutmamış..
Sadece bantları iki kaşının tam üzerine yapıştırmış !!!!
Şimdi o bantları sıkışmış trafikte beklerken nasıl çıkarmalı...
Bantları hızlıca çekmeli mi..çekmemeli mi... ????
(09.02.212-İstanbuL)
Sevgili Günlük
Ne çok oldu buraya yazmayalı...Meğer Bulut'un şiir yazmasını bekliyormuşum..:)
Bulut "gibi" kelimesini öğrendi.
Bence masal kitaplarına "gibi", "acaba", "meğer" gibi kelimeler koymamak lazım. Çünkü çocuklar kitap okunurken evi , kırmızı başlıklı kızı, kurtu, kurbağayı göster diyor "şak" diye gösteriyorsunda "göster 'gibi' yi" diyor kalıyorsun...
İşte bizim "gibi" maceramız böyle başladı. Ben "gibi" yi gösteremedikçe olay büyüdü Bulut'un gözünde.
Şimdi unutmamak ve kafasında oturmak için bildiği şeyleri bile "gibiymiş" gibi yapıyor..
ve durum hem komik hem de şairane oluyor..
"süt gibi" , "yaprak gibi" , "tren gibi", su gibi"....."DELİ GİBİ".... :)
(19 .12.2011- İstanbul)
Sevgili Günlük
Bulut'un okuldaki eğitimini ben de evde desteklemeye karar verdim.
Konuya da "belirli gün ve haftalar"dan başlamak istedim.
Dün hem bu nedenle hem de Bulut'la ortak birşeyler yapmak niyetiyle kurabiye yaptık.
Kurabiyeleri öğretmenler günü için öğretmeni Elçin'e götürüp verecek.
Bir taraftan un nişasta "belirli gün ve haftaları" çalışıyoruz bir taraftanda öğrendiklerimizi tekrar ediyoruz..
" demek ki Bulut yarın ne günüymüşŞŞ... ? " diye ona çaktırmadan soru sordum..
Bulut elleri un içinde yaptığı işten başını bile kaldırmadan kendinden emin cevap verdi
" ...Elçin Günü... " :)
(24.11.2011-İstanbul)
Sevgili Günlük
Bulut yürümeye başladığından beri evde her gün düzenleme yapıyoruz.
O tehlikeli olabilecek şeylerlere bir kere dokunuyor ve biz 5 dakika sonra onun yerini değiştiriyoruz.
Sonuç olarak enteresan bir dekorasyon ile oturuyoruz.
Ama yeterli değilmiş bu.
Çünkü dün gece Bulut'u 5 dakika yalnız bıraktık salonda.... hiç ses çıkarmadığı farkedince bir işler karıştırdığından şüphelenip panikledik
Tabii çok geçti.
Bulut elinde "absolut votka" şişesi ile bize doğru yürüyordu.
"size kolonya dökmeye geldimm MMM "
!!!!!
(16.11.2011-İstanbul)
Sevgili Günlük
Bulut bugün erkekliğe ilk adımını attı !
Gözünün önündeki kamyonuna bakarken,
"Zeyneeep kamyonum neredeee ?" diye sordu :)
(13.11.2011-İstanbul )
Sevgili Günlük..
Bugün Bulut'la bir komşumuzu apartmanda gördük. Ben "iyi günler " dedim. bulut'da arkamdan tekrarladı.Komşumuzda " aa ne güzel konuştu, benim torunla yaşıtlar ama o pek konuşmayı sevmiyor" dedi.
Ben de üzülmesin diye "bizimki de öyle şimdi tesadüfen dedi" dedim.
Kadıncağız "seni gidi minnoş sen de mi konuşmuyorsun" deyince Bulut'da
" hiç öyle bana minnoş denir miii, ben kedi miyim ? " diyerek yeni yapılanan komşuluk ilişkilerimizi de yerle bir etti :)
(03.11.2011-İstanbul)
Sevgili Günlük..
Bugün Woody tekrar Bulut..
ne inşaata gidebiliyor..ne de atına binebiliyor..
bir taraftan organik pazar pazar gezip bir taraftan çocuğu ilaca boğmak ne yapan çelişki..
Keşke hep "toy story" de olsak..
(31.10.2011-İstanbul)
Sevgili Günlük..
Bugün Woody'ye anaokuluna gitme rüşveti olarak kamyon ve kepçe aldık. Artık oğlum Woody Ağaoğlu !!
Gerçekten evde başladığımız inşaatlar tüm İstanbul'un konut açığını karşılar. Bulut'u takdir etmiyor değilim aslında..neden dersen..inşaatın her aşamasında gocunmadan çalışıyor...
Bir kere inşaata atla geliyor..iniyor atından kepçesine binip kazılacak yerleri kazıyor..oradan iniyor koştur koştur kamyonuna biniyor..molozlarını döküyor....sonra alıyor eline küreğini bizzat kendi çalışıyor her katında...inşaat bitiyor giriyor yaptığı binanın mufağına makarna pişiriyor kendine...Sonra sıkılıyor tek hamlede yıkıyor inşaatı tekrar başlıyor..
Atlıyor atına..geliyor inşaata..biniyor kepçeye...........
İşte bir başarı öyküsü okudun....
(28.10.2011-İstanbul)
Sevgili Günlük..
Bugün tüm gün Jessie olarak dolaştım. Bulut'da Woody. ve akşama kadar da babası Buzz Lightyear'ı bekledik. Kastı ne ara belirledi bilemiyorum ama artık ona "Buluuutt" diye seslenince bakmıyor. Diğer taraftan "Woody" diye fısıldasam bile "geliyorum JessieCİM " diyor... Hala inanamıyorum olanlara.. :)
(26.10.2011-İstanbul)
.