Wednesday, March 27, 2013

Bloglovin







Her şey yolunda gider ve yetiştirebilirsem cuma günü,
yaparken çok keyif aldığım bir çantamı paylaşacağım.
Ama öncesinde birbirimizi bloglovin üzerinden de takip edebilelim diye
ben de buradayımmmm demek istedim :)

Görüşmek üzere....

Friday, March 22, 2013

Deli Ayten :)



Boş zamanlarımda yaptığım çantalarımı koluma takıp ,düzgün olmuşlar mı, başka bir şeyler eklesem mi,  kullanımı rahat mı diye düşünerek dolanıp duruyorum evde.. ve bu işe girdiğimden beri de , kendimi “Deli Ayten” gibi hissediyorum :)

Bursalıysanız veya Bursa ile bir bağınız varsa ne demek istediğimiz anlamışsınızdır..
 Deli Ayten’i bilmeyenler, duymayanlar için ise bildiğim kadarıyla anlatmaya çalışayım hikayesini…




Deli Ayten, asıl adıyla Ayten Şenışık , elinde cümbüşü ve renk renk  çantalarıyla Kapalıçarşı ve yakın çevresinde dolaşan,çocukların korkmadan kızdırdığı, esnafın kanıksayıp, hal hatır sorduğu Bursanın renkli kişiliklerinden biriydi.. 
Bugün bile çok net hatırlıyorum salına salına çantalarını koluna takıp gezişini…

Deli Ayten çok genç yaşında Cümbüş Hasan lakaplı birine aşık oluyor ama ailesi Ayten’i sevdiğine vermiyor..sonra bakıyorlar ki kızcağız hastalanıp gittikçe kötüleşiyor, Hasan ile evlenmesine izin veriyorlar..ama evlilikleri Ayten’in hayallerindeki gibi olmuyor…bir süre sonra Hasan evi terk ediyor..bu olaya çok üzülen Ayten kendini toparlayamıyor, akıl sağlığını kaybediyor ve Hasan’ı aramak için, çaldığı cümbüşünü de alıp yollara düşüyor...
Ne yazık ki esnafın yardımlarıyla yaşamını sürdürmeye çalışan Deli Ayten 1992 yılında evinde ölü bulunuyor, sonraki yıllarda anısına  bugün Kamberler Mahallesindeki bir parkta yer alan  aşağıdaki fotoğraflarda gördüğünüz heykel yaptırılıyor.






Hikayesi  hüzünlü olsa da Bursa’da Deli Ayten hep bir tebessümle anılır ve günlük yaşamlarımızda , anılarımızda  yeri vardır.

Mesela İngilizceyi Bursa’da öğrenmeye başlayanlar bilir,
“…….eight-nine-ten” den sonra “eleven” değil “deli ayteeeeeen” gelir :)

Eğer küçük kız çocukları annelerine özenip kendilerinden büyük çantaları takıp dışarı çıkmak isterlerse,
 “o çantaları deli ayten gibi taşıyıp durmaaaaaa” diye bağırılır..


 ....


Artık sizde biliyorsunuz Deli Ayten’i ve anladınız evde bir cümbüşümün eksik olduğunu…:)
Çocukluk anılarınızın neşesiyle dolu güzel bir haftasonu diliyorum…








Not : ilk iki fotoğraf  "lifeinbursa'" dan alınmıştır.

....


Since i have been working on my tote bags, i feel myself like a “Mad Ayten ”
Do you know who is she ?
Let me tell you her story..
Ayten Senısık was insane person who was known with her had lots of bags and music instrument, used to live in Bursa/Turkey . Although she had a sad story, she was a one of cheerfull character of Bursa and also my childhood’s memories.
In fact Ayten’s story was a sad love story…When she was teenage, she had fallen in love with a man who was called “Cümbüş Hasan”. ( Cümbüş is his music instrument name) Firstly Ayten’s family had not allowed her to marriage with him. Then since she had started to be sick , her family had to accepted their marriage .. After few years their lifes had not gotten well and finally Ayten’s husband had left home. Due to that trouble Ayten had lost her sanity and had tried to search her husband with his “cümbüş” and lots of colorful bags
Unfortunately she died in 1992 in her home and was found by her neighbours.
Ayten’s sculpture was made by municipality for her memory and placed in park near her old home.
If you grow up Bursa, you have certainly have memory related to Ayten…
For example when you start to study to count in English , you count like that… “one, two,three……..eight, nine,ten…mad ayten…”
or if little girls want to carry their mother bags, their mothers say that…” do not carry bags,like Ayten..”
Nowadays i walk around my home with my tote bags like Ayten to  think details of my bags, new bag designs etc.. J
That’s why i ‘ve told you Ayten’s story…
Wishing you a nice weekend full of your sweet  childhood memories…

Thursday, March 14, 2013

büyüdüüüm...büyüdüüm....






studio blueZ 1 yaşında !
1 yıl önce bugün yazmışım ilk yazımı
ne kadar heyecanlıydım hatırlıyorum.
Hem yaptıklarımı, yazdıklarımı  paylaşabileceğim yeni bir yerim olmuştu,
hem de yeni bir yaşamın ilk günleriydi…
her şey yeni, her şey yabancı olsa da
bir şeyler paylaşabilmenin keyfi , heyecanı son derece tanıdıktı.


Zaman su gibi aksa da ne çok şey sığmış bu bir yıla. (Eski yazılarımı okudukça, fotoğraflarıma baktıkça ben bile şaşırıyorum zaman zaman.)
Kısacası hak etmiş güzel  bir kutlamayı :) 




Bu ilginç yıl ve studio blueZ’ın birinci yıldönümü için bir şeyler yapmalıydım.
Ben de dün akşam bu çantayı yaptım.
Çok geç saatte bitirebildiğimden, fotoğraflarını çekmesi de günün ilk saatlerine kaldı.




İşte yeni bir yıla , sabahın ilk ışıklarıyla ve renklerle başlıyorum.
Önce sağlıklı, sonra neşeli, verimli ve bol bol gezmeli bir yıl olmasını diliyorum.
ve mavi sır’da olduğu gibi burada da beni yalnız bırakmadığınız ve desteğiniz için de
hepinize çooooook teşekkür ediyorum.





Today is first anniversary of studio blueZ
1 year ago today ,I wrote my first post
I remember how excited i am.


Although time passes very quickly , i’ve done and shared lots of things.
I am really surprised ,when i read my old posts and look at my old photos.
I thought that should do something for this interesting year and to celebrate anniversary of studio blueZ
Last night i painted this bag and started to new day with colours..
Wishing healthy, cheerful, creative more years
and i’d like to thank all of  you for  following and supporting me and my works.


Monday, March 4, 2013

Bir espresso cezvesinin 40 yıllık kahrı vardır :)
















Her şey , eski objelerin fotoğrafını çekmek istememle başladı... :)
Daha doğrusu sakin sakin fotoğraf çekmeyi özlemiştim,
şöyle fotojenik bir şeyler bulsam da tüm gün onun fotoğrafını çeksem diyordum.

...

İnanılmaz güzel fotoğraflar var bloglarda.
Emek harcanmış, çok güzel kurgulanmış,insanın içini açıyor, yeni fikirler veriyor..
Hele bazıları tüm günlerini ayırmış paylaştıkları o bir kaç kare fotoğraf için belli oluyor.
Ya da doğru ışığı yakalayabilmek için yapmışlar günlük programlarını.
Neyse uzatmayayım ben de bu hevesle söyle bir günümü ayarlayayımda
rahat rahat  fotoğraf çekeyim istedim.
(Bulut'un izin verdiğince tabii:))


Başlangıcı hem internette, hem de mağazalarda sıkça gördüğüm
alüminyum espresso cezvesi ile yapmak istedim.
İşte benim istememle, cezvenin piyasadan kaldırılması aynı döneme denk geliyor :)
Çünkü toplu iğne için bile "han" bulabildiğiniz eminönünde cezveyi bulmam epey bir zaman aldı !
Zaten ne aradığımı çoğu dükkan sahibine pek anlatamadım.
Anlatabildiklerim ise "çelik olanları var bizde, daha sağlıklı" dedi.
Artık içici değilim, sadece fotoğraflarını çekeceğim diyemediğimi tahmin edersiniz :)




Tam umudumu kaybetmiş kendime yeni bir obje ararken,
espresso cezvesini buldum.
Nasıl mutlu oldum anlatamam.
İlk fırsatta da aldım makinamı, objektiflerimi, cezvemi başladım keyifli keyifli oynamaya.




İlk olarak neler yapabilirim acaba diye ayırdım parçalarını.


 

Sonra da her bir parçayı evirdim, çevirdim bastım deklanşöre...




Aman ne keyifmiş anlatamam böyle sakin sakin fotoğraf çekmek !




Araba mı geçiyor, konu mu kaçıyor, insanlar mı bakıyor derdi yok.




İstediğin gibi çekiyorsun, bakıyorsun, beğenmiyorsan bir daha deniyorsun ...




Bu kadar kahve ile yakından ilişkili bir şeyle haşır neşir olupta
ilk kez canım kahve içmek istemedi.





Ben bir kaç obje üzerinde daha çalıştıktan ve cesaret topladıktan sonra
ilk fotoğrafta gördüğünüz tabakla da çekim yapmak istiyorum.
Tabağın kime ait olduğu ve hikayesi de başka yazının konusu olsun :)




Kahve kokulu güzel bir hafta dileğiyle...:)




....



I wanted to take old objects’s pictures and started  with Espresso Pot,  Bialetti
In other words, i missed so much to take pictures peacefully without any interruption.


There are so many beautiful pictures on many blogs which were taken after great works and have creative frames. These creative works make me so happy and give lots of idea to try new things.


It took quite time to find a aluminum bialetti . Since the bialetti is not commonly used in Turkey, many sellers did not know it. On the other side other sellers who know the bialetti advised to buy the newest  stainless steel bialetti which does not look photographic as the oldest bialetti.
Finally when i lost my hopes and decided to stop searching, i found my bialetti!
Firstly i separated the parts and looked for what could i do with them.
It’s really enjoyable to take picture in interior spaces where is no car, no crowd, no question J
After making more practice i will take the plate’s, you see first picture, pictures
The plate’s owner and it’s story will be other post’s subject J
Have a nice week !