Tuesday, November 16, 2010

şeytan azapta gerek..

Seramikle geçen 2 günden sonra kendimi çamurla her şeyi yapabilecekmiş gibi hissediyordum..
Önceden düşünmeme bile gerek kalmadan çamur bana ne yapman gerektiği hakkında fikir veriyor ve ben de çamura uygun şekilleri veriyordum.

Atölyedeki diğer kişilerin yaptıklarını da gözlemeden edemiyordum. Sanırım öğrenmem gereken 2  yöntem daha kalmıştı . Biraz sıkıcı gözükmekle birlikte son derece basit gözüküyordu. !
Nasıl olsa ben, elle şekillendirmeyi  sevmiştim ve o iki yöntemi de öğrenip geçecektim.

Tabi nereden bilebilirdim ki beni bekleyenleri...

Sahne 2 : Sucuk yöntemi !!!
El ile şekillendirilmiş belirli kalınlıktaki sucukların (çubuk veya fitil de deniyor) bir araya getirilmesiyle formların elde edilmesi yöntemi.

Ne kadar basit değil mi ?

Kısa bir teorik bilgiden sonra hemen elime çamuru aldım.
Biran önce bitirip elle şekillendirmeye devam etmek istiyorum ya, hızlı hızlı çamuru masada yuvarlamaya başladım.

Neden izlediğim gibi kolay ve çabuk yapamıyordum!

Çamuru aynı yerden almıştım.. yuvarlama haraketlerimiz aynıydı..
Ne tek tip yapabiliyordum, ne de istediğim uzunlukla..
Tam çamurla tanışmış, birbirimize ısınmışken bu teknikte  neydi böyle !

"Çamura yatıp" kendime yeni bir hobi mi bulsam ?

Sonuç olarak 3 ders boyunca inat ettim ve bu sucuk yöntemini kullanarak bir obje yapmayı başardım.

Hala konuyla ilgili  fikrim değişmedi bu 4 yıldaki yaptığım en zor objeydi.
Seramik gibi uçsuz bucaksız ve sırlarla yolu dünyada , daha yolun çok başında da olsam büyük büyük heykeller yapmaya cesaretim var da, bu sucuk işine girmeye bir daha gücüm yok !

Merak edenlere ise işte yaptığım çalışma.. Sadece 8 cm yüksekliğinde ve 11 cm uzunluğunda. :)



Not : Çalışmamda şamotlu çamur kullandım. Sırlamak  istemeyip bisküvi pişiriminden sonraki haliyle bıraktım.

No comments: