Wednesday, December 5, 2012

Yediğimiz içtiğimiz yazıya konu olsun...





Vietnam’a gitmeden önce en çok düşündüğüm şeylerden biri ne yiyeceğimizdi.
Her ne kadar daha önce orada bulunmuş arkadaşlarım, yemeklerden övgü ile bahsetselerde
insan görmeden duyduklarına inanmakta zorlanıyordu.
Sonuçta ben pirinç ve kaçmam gereken hayvanlardan oluşan menüler düşünmüştüm:)
Neyse ki tablo sandığım gibi kötü değildi.
Hatta bir çok yemeği özlediğimi söyleyebilirim.




İşte onlarda biri “pho”
İçtiğim en lezzetli çorbalardan biri. Et çeşitleri ve tavuk ile iki farklı şekilde yapılabiliyor.
İçinde et suyu, pirinçten yapılmış incecik noodle, booolca yeşillik var. Havanın hep sıcak olasına rağmen Vietnam’da en çok tükettiğimiz şeylerden biri oldu nam-ı diğer
“Bulut’un makarnalı çorbası” :) )
Diğer favorimiz ise aşağıda gördüğünüz springroll. 




Yufka benzeri malzemelere sarılmış deniz mahsülleri ve yeşilliğin kızartılması ile yapılan bir arasıcak.  Soya sosu, karabiber-tuz karışımı, tatlı-ekşi sos ile de servis ediliyor ve masaya gelir gelmez hemen bitiveriyor :)
Bizce tek kusuru kızartma olması.Gerçi içinde ve yanında bol bol yeşillik yediğinizden hiç rahatsız etmiyor ama bir kere alışmışız galiba kızartmadan çekinmeye.
Veee geldik uzak doğu mutfağının seramonili yemeklerine.
Seçtiğiniz deniz ürünü , siz ara sıcaklarla ilgilenirken masanızda pişiyor.




Pişme işlemi tamamlanınca masanıza isimlerini bilemediğim ( bizdeki roka benzeri) yeşillikler, soya filizleri ve pirinçten yapılmış ( çok sert) lavaşlar geliyor.




Lavaşları masanıza gelen su ile elinizle ıslatıyor, içine pişen balık ve yeşilliklerden koyarak sarıyorsunuz. Sonra da soslara batıra batıra afiyetle yiyorsunuz.




Bu gördüğünüz mükemmel sarılmış balığı tabiki ben saramadım.
Çok denesemde benimkiler bir türlü estetik olmadı :) 

….

Geldik Bulut’un alerjisinin sebeplerinden birine.
“sushiiiiii”
Türkiye’de balık yemeyen Bulut ,
 servisten mi, ilgiden mi, lezzetinden mi bilinmez bir sushi tutkunu oldu.
Her balık türünü denemiştim ama sanırım hatayı pişirme  tekniğinde yapmışım :)




Vietnam’da pek çok yerde son derece lezzetli sushiler yemek mümkün
ama bizim en sevdiğimiz iki mekan “oh sushi” ve ” sakura sushi”ydi.
ama yok ben tüm gün plajdayım , sushi bana gelsin derseniz de size
Louisiane‘yı öneririm




Uzun lafın kısası bir gün yolunuz düşerse Vietnam’a ,yemek konusunda sıkıntı çekmeyeceğiniz gibi
yemeklerin bir çoğunu da çooook seveceksiniz.



Hele de bir de “denizden babam çıksa yerim” diyenlerdenseniz
kesinlikle Vietnam’a tekrar gitmek isteyeceksiniz.







Biz Vietnam’a Bulut’la gittiğimiz için özellikle yemek ve hijyen konusunda çok hassas davranmaya çalıştık.
Belki bu yüzden de pek çok otantik mekan ve lezzeti ıskalamak zorunda kaldık.




Özellikle plajlardaki satıcılar ve sattıkları ürünler gerçekten görülmeye değerdi !
Çoğu canlı olan ürünlerle kendinize kumların üzerinde sofra kurdurabilirsiniz, isterseniz ve cesaretiniz varsa da elinize alıp fotoğraf çektirebilirsiniz.
Benim gözlemim istakozların en fotojenik deniz canlısı olduğu yönünde :)


Satıcıların ”happy hour” dedikleri zamanlarda ise bir anda çevrenizi hasır şapkalı satıcılar ve deniz kabukluları sarıveriyor. Bu bir saatlerde lokantalarda satılanların oldukça altında fiyatlarla satış yapıyorlar ve her bir satıcının önünde plajlarda oldukça komik duran kuyruklar oluşmaya başlıyor


Vietnam’da hava gündüz inanılmaz sıcakken akşam saatlerine doğru tatlı bir esinti ile serinlemeye başlıyor.
Bu nedenle yerlisi yabancısı herkes akşam saatlerinde de plajları dolduruyor.
Kimi yemek yiyor, kimi bir şeyler içiyor, kimi iş çıkışı denize giriyor.




Hal böyle olunca da,
satıcılar akşam saatlerinde de mesaiye devam ediyorlar:)




Tabii biraz daha romantik bir atmosferde :)




Uzun lafın kısası Vietnam’a bir gün yolunuz düşerse
yemeklere bayılacaksınız.
Sadece tarzınıza ve alışkanlıklarınıza göre mekanı seçmeniz gerekiyor





Sizde benim gibi gidip-görmeden inanamayanlardansanız,
içinizi rahatlatmak için belirtmeliyim ki,
dünyanın bir ucu da olsa memleketimin döner kebabını da bulmanız mümkün :)





Yemeklerin lezzet garantisi kadar, garanti olan bir diğer hususda sizi seçtiğiniz mekanın tavanında bekleyen bu minik kertenkeleler :)




Benim korku dolu bakışlarımı gören garsonlar her seferinde gülümseyerek onların zararsız  olduğunu ve aşağıya inmediklerini belirttilerse de beni pek ikna edemediler :)


4 comments:

Gulcin said...

Zeynep ben de oraya gidecek olsam sanirim en cok endiselendigim konulardan biri bu olurdu cok haklisin. ben eskiden cok onyargiliydim yemek konusunda. Kesinlikle yemezdim bilmedigim seyi. Ne gereksizmiz, kim bilir ne lezzetleri kacirdim oyle. Simdi temkinliyim diyelim :) her seyi yiyemiyorum ama deniyorum elimden geldigince. mesela susi bayiliyorum! Bulutla yemege cikayim bari :)
cok guzel bir yazi olmus eline saglik.

cafenoHut said...

Tam benlikmiş orası, denerim herşeyi sonrada mide fesatı geçiririm:)

zeynep said...

Çook teşekkür ederim Gülçin, Bulut'a da ileteceğim sushi teklifini. Hem kendinden büyük bir bayan, hem Hollanda ( dönüyor diye bayılıyor yeldeğirmenlerine de), hem de sushi..sanırım can evinden vurdun onu :)

zeynep said...

aynen ben de öyleyim aslında nohut,sadece Bulut doğduğundan beri bozuldu fabrika ayarlarım :)
Hem mide fesatı, keşke demekten daha kısa sürede geçiyor :))